8 mart 2009 tarihinde Kayserispor
seçim malzemesi yapılarak hazır olmayan Kadir Has Şehir Stadı’nın
açılış maçında Fenerbahçe'ye mağlup oldu. O gün her zaman ki
gibi tribündeydik. Hiçbir şey iyi gitmiyordu, fener ilk yarıda
iki tane atmış yatıyordu, biz bir türlü golü bulamıyor, maçın
seyrini değiştiremiyorduk. İkinci yarıda birden yedek kulübemizin
önü karıştı. Bulunduğumuz yerden ne olduğunu anlamaya
çalışıyorduk ama çok uzaktı. Görebildiğimiz Tolunay Hocanın
etrafında hakem ve kalabalık her iki takımdan da birer oyuncu
olduğuydu. Tolunay Hoca kızıyorsa haksızlığa karşı
mücadelesindendir dedik, yuhalama ve diğer taraftar “sözcükleriyle”
tepki verdik.
Tribünler başkadır, ruhunu bilirsiniz, tepki
verildiğinde hep beraber kime neye olduğu çokta önemli değildir
zaten. Olayı daha fazla anlayamadan maç başladı sonuçta mağlup
olduk stadın açılış maçı burnumuzdan geldi. Neye suç
bulacağımıza şaşırdım; Hazır olmadan açılan yeni
mabedimizin ve Kayserisporumuzun seçim malzemesi yapılmasına mı,
tarla olmuş zemine mi, bu sene 3. kez evsahibi diye saha
değiştirdiğimize mi (Kayseri Atatürk, Adana 5 Ocak, Kadir Has),
ilk yarıda Kadıköy de 4-1 yendiğimiz rakibe rövanşı
verdiğimize mi ? Hepsi mantıklıydı aslında ama hiç biri
rahatlatmıyordu.
Kayserinin Mart soğuğundan kaçıp
eve sığındığım da TV de bizim maçın özeti dönüyordu
kanallarda. Pek önemsemedim açıkçası. Hemen bilinçaltımda
kaybolmalıydı bugün. Tam kanal değiştirirken o karışıklık
anına denk geldim. Tolunay Hoca, Roberto Carlos’un yüzüne uzanan
elini itiyor ve tersliyordu. Ardından kaptanımız Mehmet Topuz
araya giriyor sert bir şekilde Brezilyalıyı uzaklaştırıyordu.
Carlos'un yaptığı ilk başta gözüme masumca gözüktü Hoca çok
tepki vermiş diye düşündüm. 2 dakika sonra basın toplantısı
görüntüleri ve Carlos'un açıklamaları ekrana verildi. Hoca
normal, makul, statü olarak böyle bir tepki verdiğini, futbolda
isimlerin önemli olmadığından bahsetti ve "burada atom parçalamıyoruz" diyerek Türkiye Futbol Literatürüne yeni bir cümle daha bağışladı. İyi dedim olay uzamıyor,
sakinlik ortama hasıl derken birden brezilyalının açıklamalarını
gördüm. Uzatılan mikrofona “ismini bile bilmiyordum şimdi
senden öğrendim” dedi, Tolunay Kafkas’a ithafen. Küçük
gördüğünü, kariyerinin ne kadar büyük olduğunu, ona
dokunmasının bile karşı taraf için şeref sayılması
gerektiğini falan ima ediyordu hatta. Aslında Hoca’yı küçük
görürken bizim ligimizi, futbolumuzu, aslında bizi küçük
görüyordu.
Aradan yıllar geçti Roberto Carlos
Sivasspor'a antrenör oldu. Yarin Sivas-Karabük karşı karşıya
gelecek. Acaba Brezilyalı hala rakibinin ismini öğrenemedi mi
yoksa yine bir ders mi lazım… ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder