25 Mayıs 2015 Pazartesi

SÜLEYMAN HURMA'DAN KURTULUŞ GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN


Aldığın sattığın futbolcuları geçtim, hiçbir başarın yokken her şeyi görmüş yaşamış gibi davranman seni sevmeme yetti de arttı. Daha önce yaptıklarına çok değindim şuan sadece sümüklü sümüklü gidişinin keyfini çıkartacağım daha beter ol! Yıllar önce söylediğin gibi "sandıktan bayrakları çıkartma zamanı geldi"çünkü Şanlı Kayserisporumuz on yıl sonra senin o gereksiz varlığından kurtuldu. Şuna tüm kalbimle inanıyorum ki hiç bir zaman bizim kadar sana tahammül eden taraftar ve bu kadar rahat at oynatabileceğin bir yer bulamayacaksın! Sakın geri gelme bak evini barkını taşı güzelce, kırılacak eşyalarını koliye koy, halılarını sar don lastiğiyle bağla, pastırma sucuk zaten bedava gelmiştir sana onları da yaz günü bedava diye fazla yeme hazımsızlık yapar diyeceğim ama miden geniştir senin on yıldır yiye yiye alışmışsındır! Neşemi bozma hadi git artık. Bu şarkı da senden kurtulmanın tadını çıkartacak olan BÜYÜK KAYSERİSPOR TARAFTARINA gelsin. 

  


24 Haziran 2014 Salı

FOOTBALL MENAGER EFSANEMİZ SEÇME YERİNE M.TOPÇU MU?

     01.07.1999 yılında Gençlik Gelişim Sorumlusu göreviyle Kayserispor'da ki antrenörlük kariyerine başlayan Seçme, A-2 ligi teknik sorumlusu, Profesyonel takım antrenörü ve son olarak hepimizin bildiği ve Onu tanıdığımız görevine yani Profesyonel takım teknik sorumluluğuna kadar yükseldi. Bu yükseliş takımın küme düşmesine giden bir dönem de de olsa, kariyerine bence kutsal olan bu görevi de eklemiş oldu.

Bugün Mutlu Topçu haberlerine denk gelince, Seçme'yı yıllardır tanıyıp da hakkında hiç bir şey bilmediğimi üzülerek fark ettim. Süratle Ekmeleddin İhasanoğlu'nu araştırır gibi nette Ertuğrul Hocayı araştırıken beni maziye götüren bir fotoğraf görüp bu yazıyı yazmaya başladım. 

Ben ve benim gibi  eski adı Championship Manager yeni adı Football Menager olan bu oyununu oynamış insanların "emektar hoca" Ertuğrul Seçme ile tanışıklığının daha eskilere dayandığı söyleyebilirim.  

2001 yılında tanıştığım bu oyunun ilk yıllarında, Türkiye Ligleri pek önemsenmemişti. Bu sebepten dolayı avrupa'nın orta direk takımlarıyla oynardım... Özellikle Lazio günlerim hala göğsümü kabartır.

Bir kaç yıl sonra çıkan CM4( ki gerçekten efsaneleşmiş bir oyundur) Süper lig'den tutun da  3. lige kadar bir çok takımımızın olduğu yeni haliyle çok daha başarılıydı. İşte Ertuğrul Seçme Hocayla ilk o zaman tanıştım... Takımın başına "menager" olup teknik heyetle tanışma toplantılarında hep Onun ismi yazıyordu. Bazen yıllarca çalışıp takımı başarıdan başarıya sürüklüyor, bazen de "ya ertuğrul hocam teknik sorumlulardan beklediğimi alamadım kusura bakma yenilik zamanı" deyip yollarımızı ayırıyordum.

Yıllar yılları, yeni oyunlar birbirini kovalarken, eskiden kolayca tedarik edilen bu oyun sonradan satın alamazsan oynayamazsın formatına dönüştü ama hep Ertuğrul Seçme oradaydı. "Manager" yani ben, tatile çıkınca yerime Hocayı bırakıyorum, tatilden  geliyorum takım zımba gibi. Hazırlık maçına "sen çıkar hoca takımı" diyorum takım da sıkıntı olmuyor. Bazen "kaypak" yönetimle stadyumdur, yeni tesistir, ek transfer bütçesidir konularından dolayı  uzlaşmazlık yaşayıp takımdan ayrılmak zorunda kalıyordum, bakıyorum ki takımın başına Ertuğrul Seçme geçmiş bile!

Yakinen bildiğim 3 arkadaşımın ve benim artık rutinimiz haline gelen durum şuydu; oyunu aç, Kayserisporu seç, göreve başla,ilk  hamle olarak Süleyman Hurma'nın işine son ver! Gel gelelim yine dördümüzün ilişmediği tek isim ise Seçme olmuştur. Buna rağmen hiç görmediğim yardımcım Ertuğrul Seçme gözümde canlanırken, uzun boylu, kır saçlı, Orhan Gencebay karın kaslarına sahip, elinde kalem, diadora eşofmanlı biri olu verirdi. 

Hocamız Seçme'nin, benim hayal ettiğimden çok farklı ve überalles bir tarafının olmadığını görünce önce hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim. Hemen ardından ise maçlarda ki tepkilerinin, konuşmasının, hal ve  hareketlerinin mahallemizin kasabına, çaycısına, emmime,dayıma benzediğini farkettim ve adam hakkında bir tek olumsuz düşünce peydah olmadı içimde... Zaten birezilyalı zibidilerle ne yapsın ki dedim sürekli...

İşte bu yazıyı yazmama neden olan fotoğraf. İşte Galatasaray'ı yenmemizi sağlayan kahraman, x-box reklamlı mikrofonda! ve işte benim eski yardımcı hocam görüyorsun ya senin yerin oyunlarda daha değerli... En azından ben giderken yerime sen geçebiliyordun! 

Baştan söyleyeyim Mutlu Topçu'yu istemiyorum. Bizi basamak olarak gören, şehre bir yakınlığı olmayan kimseyi istemiyorum. Mutlu isterse bizi namağlup süper lige çıkarsın farketmez!...  bıktık yönetimin bu kafasına göre hoca getirmesinden! Ulan arkadaş valla billa  Yılmaz Vural olsa sesimi keserim de Mutlu Topçu kim ya? Bjk ve Ertuğrul Sağlam yalakası! Bizde daha önce çalıştı, Sağlam'ın peşinden koşa koşa gitti O nereye giderse. İki gün sonra "burayı çok seviyor da..." ,  "yoksa gelmezdi de..." cümleleri duyacağım için şimdiden lanet ediyorum.  Yeter artık koskoca Kayserispor bekaret bozma yeri değil! Gitsin memleketi İnegölspor'u çalıştırsın! tercübe kazsansın, Sağlam'ın çantacısı imajından kurtulsun!

İlla Mutlu Topçu gelecekse de Ertuğrul Sağlam'dan icazet alsın, elini öpsün, büyük maçlarda nasıl yalaka hoca olunur öğrensin ve gelsin, biraz da Ertuğrul Seçme Hoacanın yardımcılığını yapsın!


9 Haziran 2014 Pazartesi

"MİLLİ ŞEF" SÜLEYMAN HURMA


          An itibariyle www.kayserispor.org.tr sözüm ona "resmi site" de bulunan ve bir iki tıkla ulaşılabilen, aşağıda ki iki fotoğrafı ve adı geçen şahışla ilgili iki videoyu ayrıca blogumuzda önceden yayınladığımız dört adet yazımızı huzurlarınıza yorumsuz sunuyoruz çünkü KAYSERİSPOR rezil bir şekilde küme düşmüş olmasına karşın yalakalıktan biran olsun taviz vermeyen, yıllardır bu "adamın" ve bu zihniyeti takımızda tutan yönetimin şakşakçılığını yapanların susmasını ve meydanın kendi emek ve gayretiyle hiçbir karşılık beklemeden bu satılık düzenin karşısında olmaya çalışan biz ve bizim gibi KAYSERİSPORLULARA kalmasını bekliyoruz...


Turuncu kravat içinde, tüm yakışıklılığıyla ve bildiğimiz vasfıyla  MENAJER Süleyman Hurma.
Link: http://www.kayserispor.org.tr/tur/tekip_ayrinti.asp?id=1


Oy oy oy büyümüşte GENEL MÜDÜR OLMUŞ 


6 OCAK 2011 tarihli yazımızda Sir Alex Ferguson sezon ortasında pardon genellerin geneli Süleyman Hurma sezon ortasında Kayserispor'u avrupa'nın sayılı takımlarına eş değer gördüğünü söylemişti ve taraftarlaramıza "gidin de terziye bayrak diktirin" demişti.



Bu videoda ise 43. saniye de yine şehrin sallabaşları tarafından çok sevilen, takımı küme düşme potasına sokup , Kasımpaşa'dan teklifi alır almaz Gürcülerin tarihine soyuna sopuna layık bir tavırla Kayseri'den defolup giden, Şota kem küm ederken lafa dahil olan SEYİS Süleyman Hurma bizim için "AT HIRISIZI" ifadesini kullanıyor! 



31 MAYIS 2011'de bu sefer çıtayı yükselten Süleyman Hurma KÜLHANBEYİ olup Kadir Has'ı dolduran tüm taraftara el hareketi çekiyor, tehdit ediyor ve el sallayarak hadi bana eyvallah diyordu! Buna karşılık yönetim ya da iyi kötü tanınan kişiler ne mi yaptı ? Alacağınız cevap sizi pek şaşırtmayacak ama olsun...



Bu sezon başı yayınladığımız ve içimizi en çok rahatlatan yazılarımızdan biri olan "Baba Recep ve Oğlu Süleyman'ın hikayesi"



"TRANSFER DEHASI" Süleyman Hurma'nın 9 yıl boyunca yolladığı futbolcuların listeler halinde,  sezon sezon isimlerinin bulunduğu yazımız.



Son olarak ise karşınızda  YILIN SAĞIRI rolüyle hafızalara kazınan Süleyman Hurma var! Beşiktaş taraftarının kendisine özel olarak yazdığı besteleri memnuniyetle dinlerken...
(33. saniyeden itibaren başlıyor.)






28 Aralık 2013 Cumartesi

TOLUNAY KAFKAS & ROBERTO CARLOS

        8 mart 2009 tarihinde Kayserispor seçim malzemesi yapılarak hazır olmayan Kadir Has Şehir Stadı’nın açılış maçında Fenerbahçe'ye mağlup oldu. O gün her zaman ki gibi tribündeydik. Hiçbir şey iyi gitmiyordu, fener ilk yarıda iki tane atmış yatıyordu, biz bir türlü golü bulamıyor, maçın seyrini değiştiremiyorduk. İkinci yarıda birden yedek kulübemizin önü karıştı. Bulunduğumuz yerden ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ama çok uzaktı. Görebildiğimiz Tolunay Hocanın etrafında hakem ve kalabalık her iki takımdan da birer oyuncu olduğuydu. Tolunay Hoca kızıyorsa haksızlığa karşı mücadelesindendir dedik, yuhalama ve diğer taraftar “sözcükleriyle” tepki verdik. 


        Tribünler başkadır, ruhunu bilirsiniz, tepki verildiğinde hep beraber kime neye olduğu çokta önemli değildir zaten. Olayı daha fazla anlayamadan maç başladı sonuçta mağlup olduk stadın açılış maçı burnumuzdan geldi. Neye suç bulacağımıza şaşırdım; Hazır olmadan açılan yeni mabedimizin ve Kayserisporumuzun seçim malzemesi yapılmasına mı, tarla olmuş zemine mi, bu sene 3. kez evsahibi diye saha değiştirdiğimize mi (Kayseri Atatürk, Adana 5 Ocak, Kadir Has), ilk yarıda Kadıköy de 4-1 yendiğimiz rakibe rövanşı verdiğimize mi ? Hepsi mantıklıydı aslında ama hiç biri rahatlatmıyordu.
      
         Kayserinin Mart soğuğundan kaçıp eve sığındığım da  TV de bizim maçın özeti dönüyordu kanallarda. Pek önemsemedim açıkçası. Hemen bilinçaltımda kaybolmalıydı bugün. Tam kanal değiştirirken o karışıklık anına denk geldim. Tolunay Hoca, Roberto Carlos’un yüzüne uzanan elini itiyor ve tersliyordu. Ardından kaptanımız Mehmet Topuz araya giriyor sert bir şekilde Brezilyalıyı uzaklaştırıyordu. Carlos'un yaptığı ilk başta gözüme masumca gözüktü Hoca çok tepki vermiş diye düşündüm. 2 dakika sonra basın toplantısı görüntüleri ve Carlos'un açıklamaları ekrana verildi. Hoca normal, makul, statü olarak böyle bir tepki verdiğini, futbolda isimlerin önemli olmadığından bahsetti ve "burada atom parçalamıyoruz"  diyerek Türkiye Futbol Literatürüne yeni bir cümle daha bağışladı. İyi dedim olay uzamıyor, sakinlik ortama hasıl derken birden brezilyalının açıklamalarını gördüm. Uzatılan mikrofona “ismini bile bilmiyordum şimdi senden öğrendim” dedi, Tolunay Kafkas’a ithafen. Küçük gördüğünü, kariyerinin ne kadar büyük olduğunu, ona dokunmasının bile karşı taraf için şeref sayılması gerektiğini falan ima ediyordu hatta. Aslında Hoca’yı küçük görürken bizim ligimizi, futbolumuzu, aslında bizi küçük görüyordu.


        Aradan yıllar geçti Roberto Carlos Sivasspor'a antrenör oldu. Yarin Sivas-Karabük karşı karşıya gelecek. Acaba Brezilyalı hala rakibinin ismini öğrenemedi mi yoksa yine bir ders mi lazım… ?